İşitin ey yarenler aşk bir güneşe benzer Aşkı olmayan kişi misali taşa benzer Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter Nice yumşak söylese sözü savaşa benzer Aşkı var gönlü yanar yumuşanır muma döner Taş gönüller kararmış sarp kah kışa benzer
27 Şubat 2009 Cuma
o muhteşem kaleme...SADIK YALSIZUÇANLAR'A.İYİ Kİ VARSINIZ…...
İYİ Kİ VARSINIZ….
Sizi ilk kez ne zaman buldum ,hatırlamıyorum
O kadar uzun zamandır içimde hissediyorum ki varlığınızı
Sanki sizinle doğdum …
“Sensizlikten yine sahiline sığınıyorum.Başka kıyılar arama” demiştiniz.
Aramadım …Bu satırların altını çizdiğim günden beri adım attığım bu diyarda sadığım yazdıklarınıza.
Çaldığım kapılardan en şefkatlisiydi kapınız…En insan olanı,idealize edilmiş nutuklardan sıyrılmış,eğrisiyle doğrusuyla yaşamı ,kendini kabul etme çabası içinde bir yolculuktu satırlarınız…
Eşiğinizden geçtiğimde kırılmış yeşil dallar gördüm. Eğilip yere elime aldım,dikenleri kanattı gönlümü,üzüldüm.
Birden heyecanlı kelebekler gördüm bahçenizde , umuda kanat çırpan,yüzüme gülücükler bırakıp kaçan.
İlerde badem ağaçları vardı, zamansız çiçek açmış. Meyveye durmuşken soğuğu yemiş çiçeklerinden ayrılmış.Acıların en acısıyla yanmış,ayrılığa kendi acısını tattırmak arzusuyla kıvranmış.Bunu hissettiğim günden beri içime hiç geçmeyen bir acı bırakmış.
Menekşe rengi aşklar gördüm sonra ; incecik taç yaprakları kah altında kalıyordu bu ağır rengin kah rüzgarla dans ediyor büyülüyordu izleyenleri,”Umutsuzluk bataktır” diyordu
Gözleriniz ışıl ışıl parlıyordu , yüreğinizden taşan sevdayla.”Kaygılara boğulan aşkların sönmediği” bir diyar arıyordunuz satır satır ,harf harf .
“Vahşi bir ceylan gibi dağlara çıkıyordunuz”,ben de ardınızdan.
Ve “Umutsuzluğun kolları “sarıyordu her yanımı.
Kötü beraberlikler yerine yalnızlığın acısını dindiriyordum sayfalar içinde
Sarıldığım kelimeleri sahipleniyordu zihnim
Bir süre sonra bilemez oldum hangisi sizin hangisi benim.
Hangi gündeyim ?
“Kırlangıç mı?”,“Çıkrık mı? “,yoksa beni sürekli cezbe halinde tutan, yakan, bırakan “Med-cezir gününde mi?”.
Sabahları hayatın içeri dolduğu pencereleri açınca derin bir nefes alırdım. Gözlerimi kapar,o güne yeni bir ad arardım.”Mesai saatlerine bağlı böcekleri “görürdüm.Omuzlarında uyuyan çocukları telaş içinde bir yerlere bırakıp mesailerine koşan böcekler.Mahmur gözlerle servislerine binen asık suratlı çocuklar burkardı içimi.
Belki de sırf bu yüzden hiç yakın olmadım o cendere içinde geçirilen saatler fikrine. Hayatın savurduğu yerlerde hep kapısında dolaştım. Lakin Kalbimi Bilen açmadı hiçbir kapıyı. Bir umut muydu, yoksa umutsuzluk mu, hiç kavrayamadım.
Umut imanın ayrılmazı mıydı, kalbe beraber girer, yalnız çıkmazlar mıydı, anlayamadım.
“Sana asıl söylemek istediklerime gelince neden susuyordum. Hep böyle olmadı mı?” diyordunuz ya satırlarınızda;
Hep böyle oluyordu Kelimeler dilimin ucuna geliyor ama sahneye atılacak cesareti bulamayınca helezonik bir merdivenden düşercesine çakılıyorlardı kalbime, her seferinde daha derine. Kaleminiz gücünü hayattan alıyor,tek tek saplıyordu muhabbet oklarını kalplere.
Bazen yoruyordu bu hal yüreğimi; içimde aptal bir romantik yaşıyordu, dışımda buzlar kraliçesi.
Susadığım her köşe başında yine siz vardınız, kitaptan çeşmenize dayadığımda ağzımı ferahlardı içim, mutmain olunca romantiğim, rahatsız etmezdi kraliçesini.
Acıtan, kanatan, yaşatan bir haldi bu.
Ama içimde kirlenmemiş bir umut vardı hep
Yürekten bir dostluğa açılacaktı kapılar, aklın, hırsın, karşılığın dışarıda kaldığı.
Daha güzel günlerin ardında durduğu bu bahar kapısının tokmağına daha bir sıkı sarıldım kelimelerinizin verdiği umutla.
İyi ki vardınız siz bu hayatta…
Kimi zaman gözünüzden geçen bir bulut yüreğime bırakıyordu sellerini.
Kimi zaman düştüğüm kuyulardan içten sözcükleriniz yetişip çıkarıyordu beni..
Kah heyecan kah korku kah ümit oluyordunuz kalbimde harflerinizle.
Ve hayat penceremde renk renk çiçekler açıyordu,
Sert rüzgarlardan korunması gereken , nazenin çiçekler
Ve bahar geliyordu yüreklere…
Dostunu ruhuyla seven böylece kalbin durması , aklın unutmasına takılmadan kanatlanan bir muhabbetin acizane ifadeleri bu satırlar…
Sizi anlatabilmekten uzak ancak varlığınıza şükreden bir kalbin saygılı mırıldanışları bu satırlar…
Ömrünüz eserleriniz vaktiniz bereketli olsun
Işığınız hiç solmasın
HER DAİM MUHABBETLE
HANDAN GÜLER
Etiketler:
aşk-ı sadık,
ben=HANDAN=bahar gelsin'in klavyesinden,
deneme,
dostluk,
özlem,
sevgi,
teşekkür
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder