26 Mart 2011 Cumartesi

22. Ankara Uluslararası Film Festivali-3-KAVŞAK




Ankara’nın konforlu sinemalarından olan Büyülü Fener-Kızılay’a koştura koştura gittim, Batı sinemasındaki kısa film gösteriminden sonra. Büyük bir salon olmasına rağmen tıklım tıklım doluydu salon.

Filmin yapımcısı ve yönetmeni de vardı, kalabalığı görünce heyecanlandılar. Film sonrası da uzunca bir söyleşi oldu. Filmin öyküsünün doğuşunu anlattılar.

Bıçak Sırtı dizisini çeken yönetmenin ilk filmi idi Kavşak. Tecrübeli ve bu filmde de başarılı bir oyun sergileyen oyuncuların çoğu ücret almadan oynamışlar.Küçük bütçeli ve gişesi de çok fazla olamayan bu film vizyonda değerini bulamamış. Bu nedenle festivalin kalabalık olması yapımcı ve yönetmeni sevindirmiş. Sesinin duyulmasını ister tüm sanatçılar ya onlar da salondan olumlu bir geri dönüş aldılar. 

Öyküsü çok gizemli olmasa da anlatımı açısından başarılı film idi.

Yüzleşemediğimiz gerçeklere, şehirde yalnızlığa ışık tutmuştu yönetmen. Öykünün akışı ve kurgu sürükleyici idi.

Salon genel olarak beğenilerini ve teşekkürlerini iletti. Batı Sinemasındaki 17.00 seansına, yeni bir filme yani yeni bir yolculuğa çıkmak için söyleşinin 40. Dakikasında çıkmak zorunda kaldım.Benden sonra neler konuşuldu bilmiyorum ama akşam olması hasebiyle yoğun bir izleyici kitlesi birikmişti tüm salonların kapıları önünde.

Keyifli bir günde güzel bir Türk Filmi ile karşılaşmak iyi gelmişti bana. Eğer vaktiniz varsa festivale uğrayın derim.İyi seyirler.

Filmin bilgileri de şöyle:  

Kavşak
·        Yönetmen:Selim Demirdelen
·        Senaryo: Selim Demirdelen
·        Müzik: Selim Demirdelen
·        Görüntü Yönetmeni: Aydın Sarıoğlu
·        Kurgu: Selim Demirdelen
·        Oyuncular: Güven Kıraç, Sezin Akbaşoğulları, Cengiz Bozkurt, Başay Okay, Umut Kurt
·        Yılı: 2010
·        Süre: 95'
·        Web Sitesi:http://www.kavsakfilm.com
Güven, bir muhasebe şirketinde şef olarak çalışmaktadır. Mutlu bir evliliği, her şeyden çok sevdiği bir kızı vardır. Mesai arkadaşlarına kızının başarılarını anlatmaya bayılır. Kızı da ona çok düşkündür. Her gün okuldan eve gelir gelmez babasını arar. Güven, sıradan bir iş günün ardından şirketten çıkar, otobüse biner. Evinin bulunduğu ıssız sokak boyunca yürür, oturduğu üç katlı apartmanın önüne gelir. Dairesine girer, üstünü çıkarır, yüzünü yıkar, salondaki kanepeye oturur. Salon boştur. Ev boştur...

22. Ankara Uluslararası Film Festivali-2




Bu gün yani 23 Mart 2011 de saat 12.00 ye gelirken Batı Sinemasının yolunu tuttum. Güneşli bir gündeydi Ankara. Öğle arasına yaklaşan bir saat olduğundan her zamanki gibi oldukça kalabalıktı Kızılay. Filme vakit varken ulaştığım sinemada bu sefer kısa film yarışma kategorisine denk geldim. Sinema-tv öğrencilerinin hazırladığı kısa filmler genelde başarılıydı. Görüntü kalitesi yanında senaryosunu da beğendiklerimi seçip kısa notlarla aşağıya ekledim.
Filmlerin tamamına şu linkten ulaşabilirsiniz. 
Gölge
·        Yönetmen:Bilgi Diren Güneş
·        Yılı: 2010
·        Süre: 6' 30''
Geçmişin tozlu fotoğraflarında bir gezinti. Zihnimiz ile geçmişin arasındaki ipler, şimdiki zamana fotoğraflarla bağlı. Geçmişte yaşadıklarımızı toplayıp zihnimizin tavan arasına atarız. Tozlu fotoğraflar hayal dünyamızda bize gölge oyunları oynar. Ödüller: 
2010
 Kar FF; En iyi Yönetmen, En iyi Görüntü 2010 Kısa-ca FF; En iyi Film 2010 Frankfurt FF; 3. Ödülü
Geçmişe dair fotografların canlanması ile anılara sığınış…Dünya da bir gölgelik değil midir? Hepimizi zamanın kucağında gezdirir fotograflar, sesler, kokular…



22. Ankara Uluslararası Film Festivali-1



 


Bir türlü geçmeyen gribim nedeniyle çok fazla filme gidemesem de şimdilik festivalde dört gösterime katıldım. Orada izlediğim kısa filmlerden  seçtiklerimi kısa notlarla paylaşmak istiyorum.
Festivaller hem kaliteli filmler bulmak hem de sinema üzerine düşünmeye yoğunlaşmak açısından oldukça faydalı etkinlikler. Ayrıca bilet fiyatları da oldukça uygun.Mesela bu yıl filmler 5 tl, kısa filmler de 2.5 tl.Fırsat bulursanız 27 Mart’a kadar devam edecek.
21.03.2011 tarihinde ilk izlediğim gösterimdeki kısa filmlerin tamamının linki de budur: 
Bunlar arasında en beğendiklerimi de sizinle paylaşıyorum:
The Ottoman / Osmanlı
·        Yönetmen:Hakan Burcuoğlu
·        Yılı: 2010
·        Süre: 17' 55''
29 yaşındaki Ezra final çalışmasının daktilosunu bitirir. Bu onun Osmanlı ile ilişkisini tanımlayan üç perdelik bir derlemedir; bir cücenin tabutuna benzeyen, konuşma yeteneğine ve bir gecede kâğıt üstündeki bütün fikirleri büyük edebi yapıtlara dönüştürme gücüne sahip mistik bir bağlantıdır. Ezra Osmanlı’nın doğaüstü yeteneklerini keşfettikçe, yaratıcılığını yitirdiğini görür. Zihni ve yaratıcı kişiliği bütünüyle Osmanlı’nın kontrolü altındayken, Osmanlı otoritesine kafa tutmaya başlar ve fiziksel olarak bir Osmanlı olmaya karar verir. Son perdeyi tamamlarken, Osmanlı’nın dünyasına girer ve kapıyı kapatır. Ancak Osmanlı’nın onun için hazırladığı sürprizi bilmemektedir.
İlginç bir kısa filmdi. Bir öyküsü olması ve oyunculuk oldukça iyi idi.

3 Mart 2011 Perşembe

EKSİK...


blogspot visitor counter

Dün hastane sırasında beklerken güzel bir öykü okudum. Sevinç Çokum’un Al çiçeğin Moru adlı son öykü kitabından Buluşma isimli bir öyküydü. Aynı cami avlusundan aynı anda kaldırılan ve birbirini tanımayan biri kadın biri erkek mevtaların geçtikleri yeni alemde tanışıp konuşmaları, cenazaye katılanlar üzerinden hayatlarının muhasebelerini yapmaları ve pişmanlık paydasında buluşmalarını anlatan öykü oldukça etkileyiciydi. Hikaye dilinin zenginliği, yazarın Türkçe’sinin güzelliğini bir kez daha  ortaya koyuyor, bir ustanın kelimeleri arasında dolaştığınızı hatırlatıp keyifli bir okuma süreci sunuyordu.  
  "Hiç yanlış yapmadığını sanarak geride bırakılan doğrular kümbeti bir yaşanmışlık çıkını. Deşse neler çıkacaktı içinden, tıkanmış bir boru gibi... Çünkü doğruları öğretmişlerdi ve o, onların dediklerini tek tek kabullenmişti"-Buluşma aldı öyküden alıntıladığım bu cümledeki tespitler çok sarstı önce kalbimi sonra zihnimi.

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin