İşitin ey yarenler aşk bir güneşe benzer Aşkı olmayan kişi misali taşa benzer Taş gönülde ne biter dilinde ağu tüter Nice yumşak söylese sözü savaşa benzer Aşkı var gönlü yanar yumuşanır muma döner Taş gönüller kararmış sarp kah kışa benzer
9 Ekim 2009 Cuma
AŞKIN "O" HALİ...
AŞKIN “O” HALİ.
O Hal…OHAL…Olağanüstü hal…her şeyi belirleyen o hal…
Normali yıkıp hayatımızdan, tüm kuralları baştan koyan o hal.
Sınırları sınırsızlaştıran, yasağı mübah yapan…
İçimize saldığı zehir ile elden ayaktan düşüren hal …
Aşkın “o” haline düşmüş olmalıyım yine; sensizlikte kaybolduğuma göre.
İçim nasıl yanıyor anlatamam.
Yokluğun öyle acıtıyor ki canımı…
Ahhh, kelimeler, siz de çaresiz bekliyorsunuz içimde “o”nun dönüşünü, sarılıp bana sizdeki bağları çözüşünü.
Niye yetmiyor bana gün, güneş, hava, su, toprak…
Varsa yoksa “o”…
Her acıda benimle ağlayan “o”.
Cebinden çıkardığı mendiliyle yüreğimden akanı silen “içimdeki o”.
Benimle gülen, benimle gezen, benimle seven hep “o”.
Yalnızlığımın yoldaşı, kalabalığımın sırdaşı, kendimin tek arkadaşı yine “o”.
Gelişiyle saatimin işleyişini, kalbimin ritmini bozan “o”.
Giderkenki her adımıyla içimin saraylarına balyoz indiren beni evsiz barksız bırakan, gündüzümü gece, neşemi keder yapan “o”.
Tekrar döndüğünde, bir nefesiyle mevsimimi değiştiren, kelimelerini dizdikçe üst üste her seferinde daha güzel evler inşa eden, beni o evin içine yerleştirip varlığına müteşekkirim diyerek sarıp sarmalayan “o”.
Ama sonra saatine bakıp gitmem gerek, biliyorsun diyen gözlerle tüm ışıklarımı söndüren yine “o”.
Karanlığa, yokluğuna, içimdeki varlığı ile katlanabildiğim fenerim “o”.
“O”nun kırdıklarını toplayan, birleştiren “içimdeki o.”
Dışımdaki dünyayı görünmez kılan, beni devamlı sona doğru koşan zamanın akışından azad eden, hiç geçmez bir acının ortasında terk eden yine “o”.
İçim öyle acıyor ki, anlatmak istiyorum "o"na bu yakıcı hali, ama harfleri bırakmıyor parmaklarımın ucuna zihnim, onun da hali karışık belli .
Hem diyorum nerden bilecek ki, yükü ve yakıcılığı benim üzerimde olan bu hali
Hal anlatılabilir mi?
Aşk anlatılabilir mi?
Onsuz nefes alamayışımı hissedebilir mi?
Dumanına sığınışımı, sarsılışımı…yokluğunda içimdeki varlığına sarılışımı…
Orda, öylece kalışımı…Çalan şarkının koynunda sabahlayışımı…
Gözlerimdeki hüznü…Sadece aynadaki aksine gülümseyişimi görebilir mi?
Hasreti yükleyip kelimelerin cılız bedenine göndersem yüreğine, kapıyı bile çalamadan oracığa yığılan özlemimi görebilir mi yüreğinin gözleri?
Yoksa eline aldığı çalı süpürgesiyle, bertaraf mı eder dökülen kelimelerimi?
İçim çok acıyor, ama yine de acıtmak istemiyor onun içini.
Gözümde yaş dinmiyor, içime akıtıyorum kederimi niye, değmesin “o”na bir damla hüzün diye.
Bir tatlı tebessüm sarsın çehresini her daim muhabbetle, aşkın halleri bulaşmamışken üzerine.
Ben taşırım aşkın “O” halini,içim yansa da,sığınırım sonbaharın serinliğine.
Handan GÜLER
Etiketler:
AŞK,
ben=HANDAN=bahar gelsin'in klavyesinden,
CAM KIRIKLARI,
deneme,
gözyaşı,
hüzün,
keder,
özlem,
şarkı,
şarkı-izlesene
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
Ya râb bela-yı aşk ile kıl aşina beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Az eyleme inâyetini ehli derdden
Yani ki çok belâlara kıl mübtelâ beni
gittikçe hüsnün eyle ziyade nigarımın
Geldikçe derdine beter et müptelâ beni
diyeyim bende bu güzel yazının üstüne..
katkınız için teşekkür ederim karakalem:))
Katıksız bir karışıklık en kış iken yazın sıcağından boğulmak gayrş ihtiyari herşey herşey çok yarım ben tamamen yarımlıktan ibaret kudüs oluyor bir hayal bir taraftan istanbul hayaller uçuşuyor kellemin tepesinde. sözlerin atlıyor oradan oraya... Aşk. işte senin dilinde sözlerinle daha güzel olmuş...
sağol illegalizma yorumun için
AŞK
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin,
Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin.
Bir ısıtır,bir üşütür,bir ağlatır,bir güldürür;
Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
ÖZDEMİR ASAF
offff hocam kapak olmuş dörtlük
ama aşk bu söz biter mi sağol müberra
ki kişi birbirini sever ve kavuşursa,
Bu mutluluk olurmuş,
Biri sever biri sevmezse,
Bunun adı aşk olurmuş,
İkiside birbirini sever kavuşamazlarsa,
Efsane olurmuş.
Ben efsane olmak istemiyorum, mutlu olmak istiyorum. "O" halini değil "Bu" halini istiyorum
haklısınz dertsiz çoban hepimiz mutlu olmak istiyoruz
ama nasipten öteye yol yok
Yorum Gönder