23 Mart 2010 Salı

HERŞEY BİR DEVİNİM İÇİNDE...AŞK BİLE...VE...HAN SARHOŞ, HANCI SARHOŞ...MAHSUNİ ŞERİF'TEN



Dersten çıktım az önce. Bu dönem en çok bu dersi merak ediyorum. Sıkı da not tuttum.Dersin adı; YARATICILIK VE YENİLİK. Dolayısıyla ilk konu da değişim. Kimseyi teknik detaylarla yormak niyetinde değilim ama bireysel değişimin süreçleri üzerinde biraz durmak istiyorum:

Bireysel değişim ŞOKlarla ortaya çıkarmış.Mevcut yapı çöker ve insan şok yaşarmış. Önce inanmak istemezmiş. İnançsızlık sürecini depresyon izlermiş. Sonunda gerçeğin kabulü aşamasına gelinir, yeni beceriler elde edilir, rasyonellik sürecine erişilirmiş.Bu noktadan sonra yeni duruma uyum sağlanır ve bu bir süre böyle devam eder ardından ikinci şok gelir ve yeni bir değişim süreci başlarmış. Periyodik olarak bu dünyanın ekonomisinden bireyin yaşamına kadar uzanan bir döngü imiş.

Hayatın da döngüsel olduğu söylenir ya, hiçbir şey birbirinden bağımsız değildir. Dün yazdığım yazıda anlattığım süreci, sözkonusu ettiğim yazarım bilse de, bir şey yakaladığını ifade etti yorumunda. Kendi oluşum-değişim sürecini yaşarken haberi olmadan bir şekilde teması olan herkesi ve her yeri etkilediğinin farkındalığına erişmişti bu yazıyla.Mevlana da en önemli unsurun tekrar olduğunu ve dünyadaki herşeyin bir devinim içinde olduğunu anlatır ya. İşte bir kaç gündür dinlediklerim, okuduklarım, yazdıklarım sanki hep birbirinin devamı. Oysa hiçbirini ben seçmedim. Hatta bu satırlar da planladığım konular değildi ama galiba insan süreçlere bırakmalı kendini ve neolursa olsun dibe vurduktan sonra zirveyi göreceğini unutmamalı. Zirvede ise daima kalamayacağının bilincinde olmalı.

Hocamız, kendini değiştirmek isteyenlerin, hayalgücü, vicdan ve özbilinçe sahip olmaları gerektiğini de ifade etti. Bu noktada ELİF ŞAFAK'ın güzel romanı AŞK'ın KAHRAMANI ELLA geldi hatırıma.Değişim öncesi sancıyı ciddi boyutlarda yaşaması ve dibe vuruşuna rağmen içinde değişime direnç gösteren negatif tepkilere yenilmişti önce. Kırk yaşındaydı, değişmek istiyordu ama değişimin getireceklerini istese de götürecekleri onu ürkütüyordu.Yıllardır saç modelini bile değiştirmemesi onun hayata bakışını yansıtmak için kullanılan bir imge olarak çıkıyordu karşımıza.
Ve sonra birgün bir "şok" ile düştü değişim çarkının içine. Niye o kadar beklemişti? Çünkü değişimin gerçekleşmesi için sürecin dolması gerekliydi. Ve bu noktada dua etti Ella." Bana hakiki bir aşk ver- ver ki kurtulayım bu sıkıntıdan, sıkışmışlıktan- ya da beni öyle duyarsız yap ki hayatımda aşk olmayışını umursamayayım."

İşte böyle, 18. Kuralda diyor ya Elif Şafak; "Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir." Evet en küçük atomdan en büyük güneş sistemlerine, ekonomiden, işletmelerdeki süreçsel döngüye, insanın maddi manevi imtihanları olan ruhsal devinime kadar hepsi mükemmel bir düzende işlemekte ve birbirinin mikro-makro alemdeki örnekleri olmaktadır.Yani insan, küçük bir kainattır. Kainattaki herşey birbirine bağlanmıştır. Domino taşları gibi yerinden oynatılan her taş bir diğerini etkilemektedir. Kirletilen çevre sağlığı bozmakta, sağlık harcamaları artarken çalışma performansı düşmekte, ekonomi yavaşlamasın diye teknik yatırımlar artırılmakta, böylece daha az insana ihtiyaç olduğundan işsizlik ortaya çıkmakta, sanayileşme arttıkça çevre daha da çok kirlenmektedir ve bir şekilde bu devinim böyle sürüp gidecektir.
Sanırım heryerde aynı kuralın geçerli olması ve kainatın en önemli kuralının tekrar olması hepsinin TEK BİR KUDRET eliyle yapıldığının en güzel ispatıdır.

Öyleyse değişime direnmemeli, değişmek isteyip de değişemediğimize hayıflanmamalı, eskiler gibi demeli, her şeyin bir vakti, saati var...Aşk'ın bile. Aşkın sizi bulup sarması dileğiyle.  

HANDAN GÜLER


Hiç yorum yok:

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin