25 Mart 2010 Perşembe

ÜÇ MAYMUN...NURİ BİLGE CEYLAN'DAN...İNSANI YUTAN ANAFOR: YALAN


Filmin konusu:

Küçük zaafların büyük yalanlara dönüşerek parçaladığı bir ailenin gerçeği örtbas ederek her şeye rağmen bir arada kalma çabası. Altından kalkamayacağı acılara ya da sorumluluklara maruz kalmamak adınagerçeği bilmek istememek, onu görmemek, duymamak, hakkında konuşmamak ya da günümüz tabiriyle “Üç Maymun”u oynamak, onun varolduğu gerçeğini ortadan kaldırır mı?

Bu filmden sonra:
Dünyanın saygın gazetelerinden New York Times ve Le Monde gibi gazetelerle önde gelen yabancı haber ajansları, Nuri Bilge Ceylan ile röportaj yaptılar.

Gösterim sonunda AA muhabirine konuşan yabancı film eleştirmenleri, Ceylan’ın, bu filmiyle Cannes’dan mutlaka bir ödülle çıkacağı konusunda görüş bildirdiler.

Yabancı film eleştirmenleri, filmi çok beğendiklerini, filmin drama gücünü çok yüksek bulduklarını ve Cannes Festivali’nin yakından tanıdığı Ceylan’ın sinemasının önemli aşamalar kaydettiği görüşünde birleştiler.

Bu film için eleştiri:
İşadamı ve yaklaşan seçimlerde milletvekili adayı olan Servet, gece vakti, şehirler arası dar bir yolda, arabasıyla ilerlemektedir.. Gözleri uykusuzluktan neredeyse kapanıyor olsa da, tek başına yaptığı bu yolculuğu sürdürmeye kararlıdır..
Bekleneceği üzre, bir süre sonra Servet, kazayı yapmış ve önüne çıkan bir adamı ezmiştir..
Adamın öldüğünü ve başka bir arabanın da olay yerine doğru geldiğini gören Servet; olay duyulursa, adaylığının o anda biteceğini de düşünerek, bir an evvel oradan uzamanın, kendisi açısından daha iyi olacağına karar verir..
Neticede bu bir kazadır ve olan olmuştur.. Şimdi yapması gereken, parasının da yardımıyla bu işten sıyrılmaktır..
Bunun için, hemen aklına gelen kişi, özel şoförü Eyüp'tür.. Hapisteyken maaşının devam edeceğini ve çıktığında da toplu bir para vereceğini vaat ederek, ondan bu olayı üstlenmesini ister..
Lise mezunu ancak üniversite sınavını kazanamamış bir oğlu ve yemek fabrikasında çalışan karısından oluşan bir ailenin reisi olan Eyüp; kabul etmese, büyük ihtimal hazır işinden de olacağını düşünerek, bu ahlaksız teklifi kabul eder ve hapse girer..
Bir yıl kadar sonra hapisten çıkan Eyüp, önünden demiryolunun geçtiği, ayakta durmaya çalışan, köhne evine döndüğünde; kendisinin yokluğunda, aile fertlerinin hal ve gidişinde, büyük değişiklikler olduğunu fark edecektir..
İçinde bulundukları derme çatma ev kadar sallantıda olan aile birliğini bi şekilde korumaları için, baba Eyüp'le birlikte, anne ve oğlu da aynı zorlu sınavdan geçmek durumundadırlar..
Bu sınavdan geçebilmek için; yeni oluşan değişikliklerin ne kadarını görmek, ne kadarını duymak ve de ne kadarını birbirleriyle paylaşmak hususu, büyük önem arz etmektedir..
Bireyleri, üç maymunu oynamak zorunda bırakılmış bu aileye, bozuk düzenin yaptıkları; onların, bizzat hatalarıyla kendilerine ettikleri ve kurtulma çırpınışları sırasında, üçüncü kişilere verdikleri zararların birikintisini hangi yağmurlar temizleyebilir ki?.
Nuri Bilge Ceylan’ın yönettiği, Yavuz Bingöl, Hatice Aslan ve Ahmet Rıfat Sungar'ın başrollerinde oynadığı Üç Maymun; iki saat boyunca sorduğu, yanıtlanması cesaret isteyen sorulara verebildiği ya da veremediği cevaplarla, oldukça karanlık, kasvetli bir yapıt..
Yönetmenin, bunun öncesindeki bütün filmlerinde gördüğümüz; ailesine ya da ahbaplarına dayanan, oyuncu kadrosu oluşturma alışkanlığı ya da zorunluluğu, bu filmle bitmiş görünüyor..
Gayet başarılı da olmuş bu profesyonel kadro, Üç Maymun'la birlikte, zaten mühim bir potansiyeli olan 'Ceylan Sineması'nın etki gücüne, önemli bir katkı sağlamış..
Nuri Bilge Ceylan'ın filmlerindeki, o 'dillere destan' fotografik kalitenin, Üç Maymun'un, -özellikle- çok gelişmiş dijital özelliğiyle birlikte zirve yaptığını; titiz bir işlemden geçtiği anlaşılan, 'yakın plan' ve 'geniş açı' kadrajlarla; senaryoyu da destekleyen -etkin- renk seçimleriyle birlikte, mükemmelin yakalandığını söylemeliyim..
Her N.B.C. filmi gibi Üç Maymun da, pek 'açık' ve kolayca izlenebilir/anlaşılır olmayan anlatımı ve de yapısıyla, izleyicisinden 'biraz' çaba istiyor..
Cannes Film Festivali’nden ‘en iyi yönetmen’ ödülüyle dönmüş olan, Ceylan'ın -kuşkusuz- bu en olgun filmine, -herşeye rağmen- sinemaseverlerce yeterince ilgi gösterileceğini umuyorum.." ALINTI

DÜŞÜNCEM: Sinemada seyredemediğim bu filmi bu akşam tv'de izledim. Çok kasvetliydi ama görüntülerdeki perspektifler çok iyiydi. Ciddi oyunculuklar sergilenmişti. İlk düşündürdüğü şey yalanın girdiği yeri nasıl da kuruttuğu, meşru daire dışına çıklan her noktanın insanı daha büyük bir batağa çektiği, hırsın hasaret sebebi olduğuydu. Herkesin hatalı olduğu filmde kimse yargılanmıyor, kimse çaresizlik kılıfı arkasına saklanıp iyi bir karakter olarak sunulmuyordu. Zor ama kaliteli bir filmdi.İyi ve düzgün yaşamaksa arzulanan, hırslardan sıyrılıp, prensiplerini hayata hayat kılmalı ki insan ve inanç bazında öteleri düşünmeli ki durduğu yerde dosdoğru yaşayabilsin. Yoksa kayıp düşmek ve girdiğin anafordan çıkamamak bedelini öder ki insan, iki dünya mutluluğunu yitirir anlamadan. Her şey zıddıyla bilinir ya, bu kasvetli film de bana meşru dairenin keyfe kafi olduğunu hatırlattı.
HANDAN GÜLER

2 yorum:

Elif Kararlı dedi ki...

Konuyla alakalı değil ama ..öneride bulunduğun bi kitabı aldım dün :) DEM senin en sevdiğin yazarın kitabı...:)Sevgiler..

Unknown dedi ki...

oooo pabuçum yorumunu okuyan cennetlik:)) sevindim ilk kez s.y.okuyacaksan biraz zorlanabilirsin baştan söyleyeyim ben o'nun uslubunun bir çok bağlantıyı bize bıraktığı kısımlarını seviyorum ama başta zor oluyor ben artık yavaş yavaş kavradım gibi pazar günü kitap fuarından 55.kitabını aldım da :))umarım seversin
bir de iyi bir haber 3 nisan 2010 da başlayarak her cumartesi akşamı ülke tv de canlı yayınlanacak bir program yapacakmış:))))adı açık deniz müjdeyi ilk sana veriyom bak:)) sevgiler

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin