14 Nisan 2010 Çarşamba

Yeni bir akım: Salaktivizm...Psikiyatrist-Yazar CEM MUMCU'dan çarpıcı tespitler




Eylemlerimizin anlamı niyetlerimizle belirlenir. Gerçekliğin en temel değer olduğu bir çağa ihtiyacımız var


Kafalarımızı açmamız lazım. Kendi kafamızdan başlayarak neyi niye yaptığımıza bakmamız lazım. Kendimizi enselememiz lazım. Çok fena yalana bulandık.Sevişeceğimize seksi görünmek istiyoruz. Okuyup idrak edeceğimize bilgili görünmeye çalışıyoruz. İyi insan olmayı değil iyi bir insan görüntüsü vermeyi amaçlıyoruz. Görünmek istediğimiz şeyi ‘ol’mayı amaçlamadığımız için üzerimize giydiğimiz kostümü çıkarıp yatağa girdiğimizde kendimizle karşılaşıyoruz. Yatağı bir ayna olanlar endişeyle bakıyorlar kendilerine. Kiminin aynası bile yok; çıplaklığına bile örtü geçirmiş, çarşafın altında yatıyor
...
Yaptığımız şeyi niye yaptığımız o şeyin içinin ne ile dolu olduğunu belirler. Algıların gerçekliğin üstünü örttüğü, bütün dünyanın bir pazar ve gösteri alanı haline geldiği bu çağın gözden kaçırdığı budur. Bu yüzden mutsuzluğunun nedenini bile göremiyoruz. Düşlerimizin gerçekliğimizden daha sahici olduğu, ama düşlerimizin bile yorumlarının satılık olduğu bu çağda kavramların da içi bomboş.

İyi olmak, iyilik yapmak bile kampanya artık. Sosyal sorumluluk kampanyaları yapılıyor. Bunların da bazıları bizim iyi insan, sorumlu vatandaş olma arzularımızı kullanan bir pazarlama tekniği.
...
Slacktivizm diye bir şeyden bahsedeceğim size. Bu, yeni çağın aktivistlerini tanımlıyor. Öyle bilgisayarın başında oturup facebook, twitter, myspace gibi yerlerde dünyayı kurtarmak için bir yerlere tıklıyorsunuz. Bir takım gruplara katıl tuşuna basıveriyorsunuz. Böylece aktivist oluyorsunuz. Hiçbir efor sarfetmeden kendini mutlu hissetmek ve tatmin olmak için eylem yapan aktivist(?)in adı bu. Slacktivistler arabalarına çıkartmalar yapıştıyorlar, kollarına bir takım bilezikler takıyorlar. Hatta mümkünse kendi isimleriyle değil nickleriyle gruplara katılıyorlar. Ne polis, ne nezaret, ne risk. Sen de tıkla dünya değişsin: Dijital kurtuluş...

Hem aktivist hem sanatçı Çaptan düşme korkusu yaşayan ‘ünlü’ler hemen bir sosyal sorumluluğa yapışıyorlar. Hastalıklar seksüalize ediliyor. Meme kanserine dikkat çekmek için memeler açılarak fotoğraf çekiliyor veya sütyenlerin rengi değiştiriliyor. Meme kanseri için yapılan bu çalışma ile memelerini kontrol ettirmek isteyen kadınlar konuyla ilgili sağlık merkezlerine ve doktorlarına para akıtıyorlar. Medya, kampanyanın seksi fotoğraflarını kullanarak tiraj yaratıyor. Fotoğrafları çeken fotoğrafçı da hem aktivist hem sanatçı oluyor. Kampanyaya katılan ‘ünlü’, röportajlar veriyor. Yeni bir sütyen pazarı yaratılıyor. Kanserli çocukların yararına yapılan kampanyanın kokteylinde çekilen fotoğraflar magazin dergilerini süslüyor

Sahici olana tutunma zamanı Bunlar adeta oksimoron durumlar.

Diyorum ya, kendimizden başlayarak kimin neyi, niye yaptığına bakmamız lazım. Aktivizm veya sosyal sorumluluk adına bir şeyler yapan herkesin, her vakfın, her derneğin, her markanın da bizim bunu düşündüğümüzü, sınadığımızı, buna dikkat ettiğimizi bilmesi lazım. İnsanın sahici olana tutunma zamanı yaklaşıyor. Gerçekliğin en temel değer olduğu bir çağa ihtiyacımız var. Yoksa biz bir şeyleri tıklayacağız birileri bizi tıklayacak. Tık kültürü, tık eylemleri derken hayat karşısında tıknefes kalacağız

CEM MUMCU

Yazının tamamı için burdan
-----------------------------------------------
İSTANBUL'DA KÜLTÜREL ETKİNLİK TAKVİMİ

1-Müzik - Konser [27]
2-Söyleşi [16]
3-Seminer [12]
4-Çocuklar İçin [18]

5-İSTANBUL FİLM FESTİVALİ FİLM GÖSTERİM TAKVİMİ

SON 4 GÜN İŞTE FİLM LİSTESİ

4 yorum:

Pabuc dedi ki...

http://kararli.blogspot.com/2010/04/benim-sorularm.html
Adınız geçiyor efendim ;)

Unknown dedi ki...

sağol sorular için pabuç

Birgül dedi ki...

bazen herşeyi bırakıp gitmek faydalı oluyor facebooku kapatmak gibi:-)

Unknown dedi ki...

var ya katılıyorum sana bahar çok kilitliyor insanı hem de boş yere

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin