30 Nisan 2011 Cumartesi

NİHAYET...2011 ÖYKÜ YILLIĞI YAYINLANDI



ÖYKÜ YILLIĞI 2011/SADIK YALSIZUÇANLAR

Edebiyat(ın) Ortamı’ndan iki şiir yıllığı nicedir kitaplığınızdaki yerini almıştı. Alanı genişletmeyi ve şiir kadar kadim bir ‘anlatı(m) türü’ne; öyküye ilişkin kaydı da hedefleyen yıllığın hiç kuşkusuz eksikleri, yanlışları, yanlılığı olacaktır. Peşinen bunu itiraf edelim, Edebiyat Ortamı dergisini kotaran değerli dostlara, öykü yıllığı düşüncesi/eylemi için teşekkürü borç bilelim.
Yıllıkta, Süavi Kemal Yazgıç ile Yılmaz Yılmaz’ın kaleminden genel bir değerlendirme bulacaksınız. Yanısıra yılın öne çıkan öykü kitaplarına ilişkin çeşitli değiniler, eleştiriler göreceksiniz.
Ulaşabildiğimiz pek çok dergiyi birkaç kişi titizlikle taradık ve öyküler bölümünde topladık. Yıllıkta bulamadığınız lakin dergilerde yayımlanmış olan daha onlarca güzel öykü var. Onların burada niçin olmadığı (muhtemel) sorusu haklı olmakla birlikte, takdir edersiniz ki, kitaplık çapta bir kayıt, her şeyden önce bir sınırlama öngörür. Gönül arzu ederdi ki, okunmaya değer bütün öyküleri bir çatı altında toplayalım ve sizi bir öykü cennetine çekebilelim…Lakin arzu etmekle iş bitmiyor.



Öykü söz konusu olunca, Heceöykü, Notos, Dergah, Kitap-lık, Yedi İklim, Varlık gibi dergileri ilk elden saymamız gerekiyor. Zamanın yorucu/yıpratıcı etkisine yenil(e)meyen bu kararlı, özverili çabaların takdiri bendenizin beğeni ve takdir yetkisini aşıyor. Onlara, kendilerinden seçmeye çalıştığımız öykülerle minik bir teşekkür etmekten başka elimden bir şey gelmiyor. Yine, başta Can olmak üzere, Hece, Dergah, Everest, YKY, Timaş, Doğan Kitap, Ferfir ve adını anamadığım pek çok yayınevinin ‘roman’ gibi çok okura ulaşamayan, yayıncı için özel bir fedakarlık gerektiren öykü kitabı yayını için kutlanması gerekiyor.
Öykü’nün, sözlük anlamları arasında beni en çok ilgilendireni, ‘iz sürmek’. Tahkiyeli anlatı(m)nın sürdüğü izin doğrultusu, menzili ne olursa olsun, bir amaç için yolculuğa çıkma ihtiyacı duyması, yol’un sürprizlerini ve heyecanlarını romana göre çok daha kısa/dar bir metin halinde yansıtması bizatihi ilgiyi hak ediyor. Fakat her öykü yazarı bu tek yanlı özveri gerektiren türe gereğince sadık kal(a)mıyor. Benim gibi onu ‘roman’la aldatan öykücülere yönelik eleştirilere bu bakımdan hak veriyorum. 2010 yılı, yıllıktaki değerlendirme yazılarında da vurgulandığı üzere, ‘usta’ların sadakatini koruyarak yeni öyküler/kitaplar yayımladığı, üç beş yıldır öykü yazan, bir veya iki kitabını henüz yayımlatmış ‘genç’ öykücülerin çabalarını sürdürdüğü, Hece, Dergâh ve Varlık’ta özellikle kitabı olmayan ‘genç’lerin kendilerine rahatça yer bulabildiği bir yıl oldu. Gündelik hayatın hay u huyu içinde, koşuşturarak yaşayan modern insan için öykü özellikle çekici olmalı diye düşünüyorum. Öykünün ‘kıssa’, ‘mesel’ ile akrabalığının pekiştiği pek çok metnin de bu yıl içerisinde dergilerde ve kitap olarak karşımıza çıktığını ayrıca belirteyim.
Edebiyat Ortamı Öykü Yıllığı, Şiir Yıllığı gibi sürekli olacağa benziyor.
Öğrencilik yıllarımda cüz’i kredi fonundan edindiğim Varlık gibi yıllıkları bu süreçte raftan indirdim ve o türden çalışmaların hem bir öykü belleği oluşmasına hem de yıl içerisinde farklı yerlerde yayımlanmış, tümüne aynı anda ulaşma imkânı olmayan birçok öyküyü okuma imkânına katkı sunması açısından övgüyle baktım. Keşke, dedim, çok daha fazla yıllık yayımlansa…
Bu mütevazı yıllığın belirmesinde birçok kişinin katkısı oldu. Handan Güler’i, Yunus Nadir Eraslan’ı ve Mustafa Karadavut’u özellikle anmak isterim. Öykülerin seçiminde, toplanmasında, taranmasında ve düzeltisinde onlar olmasaydı çok daha fazla yorulacaktım. Öykü yıllığı hazırlama fikrini ortaya atıp bunun gerçekleşmesine önayak olan değerli dostum Mustafa Aydoğan’a ve kıymetli ağbim Mehmet Ali Bulut’a da teşekkür borcum var. Nihayet değerlendirme yazılarıyla yıllığa katkı veren Süavi Kemal Yazgıç ile Yılmaz Yılmaz’a da teşekkür ederim.
Bu satırları yazarken, yıllarca öykü yazan, Yedi İklim’de gönül ikliminden devşirdiği güzellikleri okura sunmak için yorulan çok değerli Ali Haydar Haksal’ın rahatsızlığından ötürü bir ameliyat geçirmiş olduğunu öğrendim. Şifa dilerken, varlığı ve çabaları için de şükranlarımı sunarım. Haksal, Mavera okulunun öyküye en sadık kalan öğrencilerindendi; giderek gençlere de güzel bir öğretici oldu, dergiyi özveriyle bugünlere kadar getirdi. Haksal’ın bugün artık hayli bir yekun tutan öykülerinin daha ayrıntılı biçimde okunacağını, değerlendirileceğini umuyorum.
Kusurlar bizden, güzellikler O’ndandır.
(1 MAYIS 2011 Tarihinden itibaren Edebiyat Ortamı dergisinin eki olarak bütün kitapçılarda…)

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin