13 Nisan 2010 Salı

AŞKLAR AYAKKABILAR GİBİDİR...CAN YÜCEL'DEN:))



AŞKLAR AYAKKABILAR GİBİDİR.
Bazıları çamur yagmur, toz, toprak, kar buz gibi her türlü "kötu hava" koşullarına dayanıklıdır.
Bazıları ise ummadığınız kadar kısa zamanda çabucak "yamulur" ilk yağmurlu havada "altı açılır" veya güzel havalarda bile "iki günde bozulup" gider.
Aşklarıda ayakkabılar kadar "itinayla" seçmezseni...z,tıpkı ayağınızda oldugu gibi yüreginizde NASIR oluşabilir.
Dar gelen bir ayakkabıyı sadece tarzını begendiginiz için "zamanla açılır " diyen satıcıya inanarak alırsanız,zaman içinde ayak kemiklerinizde "deformasyon" başlar.
Ruhunuzu daraltan bir aşk içinde yalnızca fiziksel begeniye kapılıp" zamanla düzelir" diyenlere kanarsanız, yine zamanla içinizdeki olumlu duyguların "çarpıldıgını" görebilirsiniz.
Aşık olabileceginiz insan türü, tıpki ayakkabılar kadar değisik stillerde, farklı kalitelerde ve sayısız "renktedir"....
Aşkı bir çesit serüven olarak "spor" gibi yasayanlar,aynen "spor ayakkabı" gibi dikkat çekici ve rahat kişileri bulurlar.
Tersine aşkta tutucu ve istikrarlı olmayı benimseyenler "klasik ayakkabı" gibi muhafazakar çizgiler taşıyanlara tutulurlar.
Dekolte ayakkabılar gibi sadece cinsellik ve eğlence zevkleriyle ateşlenen aşklar vardır.
"Bez" ayakkabılar gibi kısa omurlu "tatil aşkları" ise hemen herkesin kişisel tarihinde mevcuttur.
"Marka" ayakkabı alır gibi,sevgilinin kariyerine ve maddi durumuna "tutulan" aşıklar görürsünüz.
Katı plastikten "yagmur çizmesi" edinir gibi mantık süzgecinden geçirip "işe yarar" biçimde yaşamak isteyenleri de bilirsiniz.
Ayrıca ne tuhaf ki,psikolojik testlerde "zaafı" olup evine sayısız çesitte ayakkabılar yığan insanların aynı zamanda "değişik" türde aşklara da zaafı oldugu söylenir.
Evet, aşk "ayakkabıdır" Aynen ayakkabınıza bakım yapmayıp "hor" kullandıgınız zaman kolayca eskittiginiz gibi, aşkınıza da dikkatli davranmayıp özen göstermediginiz zaman kısa sürede "eskitirsiniz".
Ve nasıl ki "delik" bir ayakkabıyı tamir ettirdiginizde yalnızca "bir miktar" ömrünü uzatmış olursanız; "delik" bir aşkı onarmaya kalkıştığınızda da "asla eskisi gibi olmayacaktır"!

Can YÜCEL!!!!

HASRETİN ÇIĞLIĞI...SEZAİ KARAKOÇ'TAN...BEN DEĞİLİM...İLHAN İREM'DEN...



Hasretin Çığlığı

Gözlerimi de götürdün benden giderken,
Özlemin sığmıyor artık gecelere;
Zaman zaman durdu sanki takvimlerde.
Denizler çok sakin, güneş çok masum,
Ellerinde kayboluyor bir mazlum.
Sesin çınlıyor kulağımda her yerde,
Elemimden gözlerime çekilmiş perde.
Nerelerdesin hangi batık kenttesin kimbilir?
İşte bütün kötülükler kendiliğinden silinir.
Seni arıyorum güneşin battığı her yerde,
Eminim ordasın ama görünmüyorsun bir zerre.
Virane olmuşum iklimler küsmüş sana,
İsmini duyduğumda hayat gülüyor bana.
Yalan senden başkası dünya, hayat yalan;
Omzumda bir sevdalı var durmadan alayan.
Rüyaymış meğer seninle yaşadıklarımız,
Umrunda değilmiş meğer sevdamız.
Madem öyle çek git istediğin yere,
Masum bir tebessüm bırak gözlerime,
Ellerimin değdiği her yere sevdamı yazarım,
Lazım olur belki bir sevdalıya mezar kazarım.
Eğer bir gün özlersen gözlerimi ufka bak,
Gayri senden tek isteğim var.
İstersen son kez arkana bak
Melum melum bak ki ölmem için yüreğimi yak.
Virane olmuşum iklimler küsmüş sana,

Sezai Karakoç

BEN DEĞİLİM...İLHAN İREM'DEN.

10 Nisan 2010 Cumartesi

NİETZSCHE'DEN...


NİETZSCHE'DEN...


"Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki


dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi

görünür, bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. Ama tam

sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam :"Bu köprüyü geçip

bana gelir misin?" İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu

tekrarlasam öylece suskun kalırsın.O andan itibaren aramıza dağlar ve

azgın nehirler girer, bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran

duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık

yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde sözcüklere sığmayacak

kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın..."

Nietzsche

Can Yücel`in MAL BEYANIDIR...Hiçbir şeyde gözüm yok, sen yanımda ol yeter



Can Yücel`in MAL BEYANIDIR...


1. Avşa adasında üç daire, dört üçgen, beş dikdörtgen

2. Gökyüzünde bi bulut

3. Bitlis"te beş minare

4.... Biri yazlık, biri kışlık iki platonik sevgili

5. Bir fabrikanın öğle üzeri yaslanıp sigara içilen beyaz duvarı

6. Islıkla da çalınabilen dört anonim türkü

7. Palandökende bir palan, iki döken

8. Kastamonu"da üç kasto

9. Üç fay hattı

10. Bir çarşamba, iki perşembe, üç cuma

11. Dünyada mekan

12. Ahirette iman

13. Denizde kum

14. Biri ingilizce 6 adet küfür

15. Sevenlerin kalbinde kurulmus bir taht

16. Bi sürü saç sakal, kil, tüy, yün

17. Üç ayrı parkta üç ayrı belediyeye ait üç ayrı banka reklamlı bank

18. Bi ayakkabı çekeceği

19. Bir adet agaç gölgesi

20. Üç kuş kanadı sesi

21. Bi sürü kedi köpek

22. Bi marmara denizi

23. Camına yaslanip seyredilen iki piliç çevirmeci

24. Çalıp çalıp kaçılan bes melodili apartman zili

25. Anne babadan kalma yarısı yaşanmış bi ömür...!
 
Hiçbir şeyde gözüm yokkkk sen yanımda ol yeter:))))

9 Nisan 2010 Cuma

SEVGİ ANLAŞMAK DEĞİLDİR...PEKİ SİZCE ANLAŞMAK NEDİR?


"ANLAŞMAK " NEDİR ?
iki insanın ‘anlaşması’ , dostluğun temel öğesi sayıla gelmiştir.. ne ki ‘anlaşmak’ , çok değişik şe...ylerin ortak adı olabiliyor..

birbiriyle çok az konuşarak , bakışmakla yetinerek – neredeyse !- anlaşanlar olduğu gibi , durmadan çekişerek , birbirine takılarak , birbirini eleştirip yererek , tek yönlü ya da karşılıklı bir saldırganlığın yırtıcılığa dönüşe vereceği noktanın kıl payı berisinde kalarak anlaşanlar da var ; biri ötekinde sonuna dek eriyerek , yada biri ötekini sonuna dek soğurarak anlaşanlar da var..

bu ‘anlaşma’ların hepsi , özde bir ‘onaşma’ olsa gerek.. karşıdakinin şu ya da bu haliyle , olduğu , olabileceği gibi , olmak , görünmek istediği gibi kabul edilmesi.. ‘


BİLGE KARASU

PEKİ SİZCE ANLAŞMAK NEDİR ?

TEOMAN'DAN SEVGİ ANLAŞMAK DEĞİLDİR

AÇIK DENİZ' LERDE YOL ALIYOR GEMİ: TURGUT ÖZAL ANISINA...

İKİ ÖNEMLİ HATIRLATMA:

1- AÇIK DENİZ 10 NİSAN 2010' TURGUT ÖZAL DOSYASI İLE EKRANA GELİYOR.


O, hikayeciliğindeki ve yazarlığındaki ritm ve ahengin güzelliği ile okuyucularını her kitabında bahar atmosferi ile sarıyor. Edebiyatçı-Yazar Sadık Yalsızuçanlar her Cumartesi Ülke TV’de izleyenlerle buluşuyor. Ünlü yazar, her hafta Açık Deniz’de şair ve yazarlarla, düşünce adamları ve kanaat önderleriyle kalbin, aklın, benliğin ve ruhun ışıklarını yakacak özel söyleşiler gerçekleştiriyor. Açık Deniz’de bu hafta Sekizinci Cumhurbaşkanlarımızdan merhum Turgut Özal’ın ölüm yıldönümü münasebetiyle, Turgut Özal anısına özel bir yayın yapılacak.
 
 
Açık Deniz’de bu hafta Sadık Yalsızuçanlar Türk siyasetindeki yenilikçi tutumu ve hala soru işaretleri barındıran ölümüyle iz bırakmış isimlerden biri olan Sekizinci Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ın anısına özel bir yayın gerçekleştirecek. Programa Turgut Özal’ın eşi Semra Özal, oğlu Ahmet Özal, işadamı Zeynel Abidin Erdem, Eski ANAP Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı Alaattin Fırat konuk olarak katılacak. Galip Demirel ve Vehbi Dinçerler’in telefonla katılacağı Açık Deniz’de, Turgut Özal’ın özel hayatından, siyasetçi kişiliğine kadar geniş perspektifteki dünya görüşü izleyenlerle paylaşılacak. Turgut Özal’ın hayatından kesitlerin yer aldığı görüntülerin de ekrana geleceği programda siyaset dünyasından isimlerle Turgut Özal hakkında yapılan söyleşilere de programda yer verilecek. 


Keyifli söyleşiler her hafta Sadık Yalsızuçanlar’ın sunumuyla her Cumartesi 22:’45te Ülke TV’de…

2- 13 NİSAN 2010' DA ANKARA TOBB ÜNİVERSİTESİNDEN BİR ETKİNLİK HABERİ: 

KONUK: İŞ KADINI AYNUR BEKTAŞ
KONU: KADINLARIN TEŞVİKLERDEN HABERDAR EDİLMESİ
YER: TOBB ÜN.MAVİ AMFİ.
SAAT: 11:00-13:00
  3- İstanbul'da konferans-söyleşi-konser yani etkinlik haberleri için buraya bakınız ki 12-17  Nisan arasındaki 68 adet güzelliği kaçırmayınız, İstanbullular:))

SENİ SEVİYORDUM...İCLAL AYDIN'IN KALEMİ VE SESİNDEN...


SENİ SEVİYORDUM

Sana uzak kentlerden birinde zamanın bir yerinde seni ve senli günleri anımsattı akşam güneşi...
Onca zamanın üstünde eskimeyen bir düşüncesin şimdi
İnsan hergün anımsar mı aynı gözleri
SENİ SEVİYORDUM ve senin haberin yoktu
Saçlarını izliyordum uzaktan, kulağının arkasına düşüşü ve burnun, herkesten başkayd...ı işte...
Güldüğü zaman yukarıya bakardı;
Yukarı kalkan başın ve gülen gözlerin vardı...
Ne güzeldiler sen bilmiyordun...
BEN SENİ SEVİYORDUM...
Kalbime sığmıyordu aklımdan geçenler
Duvarlara, vitrin camlarına, kaldırımlara çarpıyordu
Geri dönüyordu, çoğalarak
Senin sesini duyduğum masalarda erteliyordum herşeyi, herseyi erteleyişim oluyordun
Kalp ağrısı oluyordun,
Birlikte soluduğumuz sokak isimleri oluyordun,
Mevsimler değişiyor ve büyüyorduk,
Dönemeçler geçiyor, köprüler göze alıyorduk ve bazen tekin olmayan suların üzerinden atlıyorduk
Cesurduk...
Ufuk çizgisi maviydi, gün batımı hep turuncu ve kırmızıydı bütün karanfiller...
Ben SENİ SEVİYORDUM sen bilmiyordun...
Sevinçlerim oluyordun arasıra sen hiç bilmiyordun
Sonra herhangi biri oldun, bütün sevinçlerim bittikten sonra
Yağmurlar yağdı, serin haziran akşamları
Derken bir gün uzaktan gördüm seni...
Saçların bana inat başın herseye meydan okuyarak işte yine aynı
Kalbimi acıttı her zamanki gibi...
Değiştik sanıyordum ve sen yine bilmiyordun
Şimdi bunları anlatsa sana birileri kim bilir ya da boşver bilme en iyisi...

İclal AYDIN'ın sesinden dinlemek için burdan:))



LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin