27 Şubat 2009 Cuma


“BARIŞ VE GELECEĞİ BİRLİKTE ARAMAK “ ÜZERİNE BİR DENEME

Savaştan, kavgadan, huzursuzluktan uzak durmak olarak tanımlanan barış kavramına Victor Hugo şiirsi diliyle havadar bir pencere açmıştır: “Barış, her şeyi hazmeden mutluluktur.”

Bir “olmuş”luğun göstergesi olan hazmetme mecaz anlamıyla, kendisine karşı yapılan yersiz davranışlara ses çıkarmamak olarak da ifade edilebilir.

Mutluluk ise, yolu yeryüzünde faydalı olmaktan, paylaşmaktan geçen, hür düşünceli, kafa-kalb dengesini kurmuş, iyi insanların varabileceği bir istasyondur.

Konumları, uyan(dırıl)mayışları, gelenekselin penceresinin önündeki panjurları bir türlü açmayıp hakikat güneşine gözlerini kapayarak, ışığın ferahlığına ulaşamamış, asrı kendine gece yapmış, dolayısıyla sürekli oyunlara, hilelere maruz kalmış, kaşınmış, kanatılmış bir coğrafyanın acılar biriktirmiş insanlarının bugün bir masa etrafında toplanıp
“ BARIŞ VE GELECEĞİ BİRLİKTE ARAMAK” coşkusunda olması umut verici.

Nuri Pakdil’in de sık sık bahsettiği “Ortadoğu haritası upuzun bir yol olarak duruyorsa önümüzde, yiğitlik on para etmez şu güneşlerle omuz omuza çıkıp şimdi yürümeğe başlamamışsan…” ifadeleri bize içi boş hamasi söylemler yerine birbirlerini anlayan, dinleyen, kabul eden, ortak akıl oluşturan insanların ( “Birlikte”+”Hareketinin ”) gerekliliğini anlatıyor. Böylesi bir hareketin sözkonusu coğrafyanın problemlerine sunacağı çareler yine bu bölgenin acıyı bilen insanlarından gelecektir.Onlardan biri olan Bediüzzaman Said Nursi de eserlerinde birçok kez bu konuya değinmiştir.Bu derin izahatlar gerektiren hususu işin uzmanlarına bırakarak birkaç alıntı sunmak istiyorum:

- Mektubat adlı eserde “Azametli, bahtsız bir kıtanın, şanlı, talihsiz bir devletin; değerli sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı islamdır.”denmektedir.

- Hutbe-i Şamiye adlı bu konuya hasredilmiş eserinde de bakın alim zat nasıl ifadelerle birliğe ve muhabbete vurgu yapmaktadır: “Sebeb-i muhabbet olan iman ve tevhid, Cebel-i Uhud gibidir.Sebebi adavet olan şeyler çakıl taşları gibidir.Çakıl taşlarını Cebel-i Uhud ‘dan daha ağır telakki etmek ne kadar akılsızlıksa müminin mümine adaveti, o kadar kalbsizliktir.” Umarız bu toplantı, acılara alışık vicdanların düşmanlık sebeplerini küçücük taşlar görüp ortak akıla sevgi ve anlayışla ulaşması, üzerine giydirilen bu gri libası parçalayıp atması ve dünyada ne de çok rengin olduğunu fark etmesine vesile olacak bir başlangıç olur.

-Hutbe-i Şamiye adlı eserin bir başka bölümünde de, “Asya kıtasının ve istikbalinin keşşafı ve miftahı şuradır.Yani nasıl fertler birbirleriyle meşveret eder; taifeler, kıtalar dahi o şurayı yapmaları lazımdır.” denmektedir.Bu açıdan da Erbil’de düzenlenen 18.Abant Platformu toplantısı büyük önem arzetmekte olup sorunun çözümünde ortak payda kapısında bir anahtar vazifesi görebilir.

Gelecek, barış, özgürlük, demokrasi, umut, mutluluk gibi kavramların üzerinde çokça zihin yormuş 100 seçkin dimağın, haklı ve farklı olduklarını düşünerek geldikleri bu “arayış”ta kimi zaman virgül kimi zaman ünlem kimi zaman da soru işareti, iki nokta üst üste koyarak birbirleriyle DOSTANE konuşabilmeleri bile kısa vadede bölge barışı, uzun vadede dünya barışına giden yolda atılmış önemli bir adımdır.

A.Turan Alkan’ın ifadesiyle, dostluk ahenkten ziyade tenakuzdan beslenen bir münasebet olsa gerektir.Tahta ile zımpara arasındaki ilişkiye de bir nevi dostluk olarak bakmak mümkündür, kimin kimi aşındırdığı değil,neticede ortaya çıkan işin niteliği önemlidir.”dediği gibi dostluk paydasında buluşan katılımcılar verimli bir toplantıya imza attılar.Sonuçta, kimi zaman us(lubi)uli,bazı hatalara rağmen bu sığ sularda boğulmadan, birbirlerini hazmederek bilişen bu mümtaz topluluğun ortaya çıkardıkları bildirge ile basamakları mutluluk olan barış merdiveni artık göğe uzatılmıştır.

Daha çok demokrasinin gerek ülkemizde gerek dünyada hakim olması,
hukukun üstünlüğünün kabul edilip gerçekten uygulandığına fert fert inancın artması ile geleceğin taşları umuda doğru dizilebilir. Bu toplantı ile başlangıç taşı konmuş , birbirini anlamak, ezilmiş ,hakları gasp edilmiş yüreklerin acılarını paylaşmaktan ve bu yolda atılacak adımları belirlemekten başka gayesi olmayan aydınlar bize istenirse farklılıkların oluşturduğu mozaikin ne de güzel bir tabloya dönüşeceğini gösterdiler.Toplumların önünde gitme misyonunu üstlenen aydınların yaktığı kıvılcımın peşinden gitmek ,ülkemizde de gerekli anayasal değişiklikleri yaparak dünyaya entegre bir sistemle yenilenmek için şimdi bizler üstümüze düşeni yapmalıyız.

Atomu parçalamaktan daha zor bir işe soyunan bu aydın(lanmış)lar telaffuzu dahi zor olan kavramları müzakere etmek için oturdukları masanın etrafında tünelin sonundaki ışığa ulaşmak için daha çok yol olsa da bir asırdır hareketsiz duran bir trene ivme kazandırıp yola çıkardılar. Bu yolculuğun, bu zamanda bu trenle nasıl gideceğini zaman gösterecek elbette.Lakin şairin dediği gibi ,

“Tohum saç, bitmezse toprak utansın
Hedefe varmayan mızrak utansın
Hey gidi küheylan koşmana bak sen
Çatlarsan, doğuran kısrak utansın.” demenin vaktidir.

Dünyanın bilişerek küçüldüğü bu zamanda birbirine kapalı yaşayarak megalomanlaşmış zihinlerin oluşturduğu toplumlara ışık sunarak “AYDIN” KAVRAMININ İÇİNİ DOLDURAN VE GELECEĞE AYNA TUTARAK BARIŞA KATKIDA BULUNAN HERKESE BİR DÜNYA VATANDAŞI OLARAK TEŞEKKÜRLERİMİ SUNUYORUM.

HANDAN GÜLER

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhaba,
Yeşil huzur veren bir renktir insana. Yeşiller içindeki satırlar arasında dolanmak da eminim okuyanlara huzur verecektir. Hayırlı olsun blogun...
Sevgiler.

ramazan dedi ki...

"ittihad_ı islam"da hangi ülke,topluluk,devlet tam olarak birleşmiş.geçmişte ve halde örneği var mı? osmanlı nın yükselme devri ve islamın ilk yılları dışında böyle bir birlikle yaşanmış dönem var mı.bu kadar mezhep,tarikat,fetva makamının olduğu bir ortamda birleşen varmı.ülkelri tek tek ele alırsak bambaşka,mezhepleri alsak bambaşka,tarikatlar zaten birbirinin ayağında.nasıl olacak bu iş.
ulema ya danışsan,hangisine danışacaksın.birinin ak deiğine diğeri kara diyor.merak ediyorum doğrusu.
teşekkürler.

Unknown dedi ki...

birleşmeden kastım herkesin bir ve aynı olması değil kendi dili rengi inancı ile birbirini kabul etmesi empati kurması diyalog çabası içinde olması
sonuçta Allahımız bir kabemiz bir inancımız bir ve tüm hakikate götüren yollar tarikatlar yani Bir'e çıkıyor öyle ayrışmaya gerek yok farklılığımızla kabul etme ve kimseyi yargılamadan anlama çabasında olmalıyız kolay mı hayır fitneciler her devirde oldu olacak ama herkes fert planında bir gayret gösterirse konsensus oluşur
değil mi ramazan bey

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin