23 Ekim 2009 Cuma

BAŞKALARI İSTEMEZKEN SENİ...


''Bir''................................. Senai DEMİRCİ

Biri iste; başkaları istemeye değmiyor.
Başkaları istemezken seni, önce O istedi.
Yolunu bekleyen yokken, hiç ummadığın bu varlığı isteyeceğini bildi.
Seni yoklar arasından seçti ve istedi.
Yokluğunun derdinde değilken başkaları, varlığını O önemsedi.

Sen şimdi, başkasını istesen bile, başkası seni istemiyor.
Yüzü seni istiyormuş gibi görünse de, özü sana sessizce veda ediyor.
Elinde olsa da, elinde kalmıyor.
Yanında olsa bile, sana vefa göstermiyor.
İstediğin kadar seninle kalmıyor.
İstediğince sana yâr olmuyor.
İstediğin yere gelmiyor.
Sürekli eskiyor, eksiliyor..
Arkasını dönüp gidiyor.
Yanına kâr kalmıyor.

Biri çağır; başkaları imdada gelmiyor.
Sen kendi sesine bile yabancı ve sağırdın.
Sesinin yutulduğu, sözünün boğulduğu o unutulmuşluktan seni O aldı.
Kendi sesin bile erişemezdi kulağına.
Herkesin sana sağır olduğu yerde,
yokluğuna ağlayışına, eksikliğine yanışına kulak veren O oldu.
Ağlayanın bile olamazdı yoksa.
Eksikliğin kimsenin derdi olmazdı asla.
Sevdiklerinin çağırdığı yerde hiç olmasaydın, seni şimdi hiç çağıran olmayacaktı. Adını anmayışlarına bile aldırmayacaklardı.
Sessizliğini kocaman bir imdat çığlığı olarak duyan ilk O oldu.
Seni çağırmasını bile bilmeyecekleri niye çağırıp durursun?
Her çağırdığın yere gelemeyecekler için nasıl da çığlık çığlığa koşturuyorsun. Başka çağırdıkların sana çare olmuyor.
Kalbinin sesini duymuyor.
Yaralarını görmüyor.
Hüzünlerinin yanağına serinlik sunmuyor.

Biri talep et; başkaları lâyık değiller.
Kimselere lâzım olmadığın zamanlarda, varlığını lüzumlu gören yalnız O oldu. Kimselerin seni beklemediği odalarda, seni bekleyen, senden vazgeçmeyen bir O oldu.
“Olsan da bir, olmasan da bir” sanıldığın dönemlerde, başkalarının gözünde hiç değerin olmadı.
Yokluğun dipsiz kuyularından elinden tutup çekecek başka kimse yoktu.
Unutuşun karanlık odalarında yüzüne bakıp seni var etmeye değer gören yalnız O oldu.
Sen O’nu talep etmeden, O seni talep etti.
Kendi yokluğunu kendinin bile dert edinmediği sonsuz s/ağırlıktaki betonların altında seni bir O buldu.
Arayanının bile olmadığı talihsiz bir kayıptın sen, seni hiç olduğun yerden aldı, aranılır kıldı.
Var olmaya değer olduğun konusunda hep ısrarcı oldu.
Seni her an yeni baştan var etti.
Her sabah yeni bir beden içinde uyandırdı.
Başkaları seni gözden çıkardı ama O hiç çıkarmadı.


Biri gör; başkaları her vakit görünmüyorlar, zeval perdesinde saklanıyorlar.
Sen seni O seni gördü diye gördün.
Senin kendini görmen bile O’nun seni görmesinden sonra oldu.
O seni görmek için görünür olmanı bile şart koşmadı.
Hesaplarda yoktun.
Ortalıkta gözükmüyordun.
Görünmeye değer değildin.
Görmeye mecalin zaten yoktu..
Başkaları yokluğunu göremezdi ki yokluğuna acısın da seni gözdesi eylesin. Başkaları eksikliğini hesaplayamazdı ki, varlığınla bir şeylerin tamamlanacağına inansın.
Sen görmeye istekli değilken, görmek istediğini gördü.
Sen kendi körlüğüne bile kör iken sana gören gözler verdi, görmeye değer güzellikleri hazır etti.
Yoksa başkaları ne seni görürdü ne sana görünür olurdu.
Başkaları görmeye değer bulmadı seni.
Öyleyse, sen onları niye görmeye değer bulasın?
Başkalarının gözünden düşeceksin nasılsa, onların gözüne girip de n’edeceksin? Başkalarının teveccühlerinin başköşesinde yer kapmak hatırına O’nun seni görmek istediği yerlerden kaçtın.
Seni umursamayan gözlerde, aradığın merhameti bulamayacaksın.
Boş yere yorulma.
Mahzun ve yalnız bir gözyaşı gibi düş dünyanın gözünden…

Biri bil; marifetine yardım etmeyen başka bilmekler faydasızdır.
Sen kendi yokluğunu bilmezdin, senin yokluğunu bir O bildi.
Sen kendini bilmediğini bilmezdin, senin kendini bilmediğini de O bildi.
Seni yoklukta buldu.
Kendini bilir eyledi.
“Ben” diye/bilmene izin verdi.
Sen her gece kendini sensiz bıraktın, unuttun uykularda bedenini;
ama O
seni unutmadı,
O’nsuz bırakmadı, göz yummadı varlığına.
Yokluğunu hesaba katamazdı başkaları, bir O hesapladı sevdiklerinin gözlerinde olacak o korkunç boşluğu.
Varlığını yokluğuna tercih etti.
Yoklar arasında bildi seni.
Başkaları bilse de seni, en fazla bir ölü listeye yazarlar adını.
En fazla bir soğuk taşa kazırlar hatırını.

Unuturlar seni.
Önce unutmayacaklarına inanırlar.
Sonra unuttuklarına utanırlar.

Sonunda unuttuklarını da unuturlar.

Biri söyle; Ona ait olmayan sözler lüzumsuz sayılabilir.
Nefesine bir O’nun adı yakışır.
Sesin bir O’nu anmaya değer.
Sözün bir O’nun hatırına yaşar.

Başkaları ölüdür, diri nefeslerine değmez.

Başkaları unutur, sımsıcak sesini harcamaya gelmez.

Başkaları hatır bilmez, söz etmeye değmez.

Huu…

Senai Demirci

11 yorum:

Pabuc dedi ki...

Badem'in şarkılarını çok severim özellikle''Elif''i :P

Onun dışında şiir gözyaşlarıyla okunan bir şiir ..o kadar güzel ki...o güzel yürekten de anca bu kadar güzel şiir çıkar zaten...Senai Demirci olması gereken müslümanların bence günümüzdeki örneklerinden(ki onun gibilerin sayısı artıyor binlerce şükür)Ben her zaman söylerim şiirden pek anlamam ama şiirin konusu O ve Rasulu olunca akan sular durur...

Allah senden de razı olsun @Bahar Gelsin ,bize bu şiiri tanıma fırsatı verdim...Ellerine sağlık

Unknown dedi ki...

sağol d.b.p.iyi ki varsınız
şiir mi deneme mi bilmem ama senai demirci güzel yazar
kalpten olunca herşey kalbe dokunuyor
hayatta en önemli şey samimiyet sanırım samimi yazılan samimi yapılan herşey bir gün karşılığını buluyor ihlasın önemi tartışılmaz senai demirci de bunu hissettiriyor kal sağlıcakla

dertsiz_coban dedi ki...

BEKLENTİSİZ SEVMEYİ DENEDİNİZ Mİ?


Hiç beklentisiz sevdiniz mi?
Yani "Bugün telefon etmedi" demeden, "Şu an nerede acaba?"
diye kendi kendinizi yemeden, "Yaş günümü hatırlayacak mı
acaba?" diye bir beklenti içine girmeden...

Sevdiniz mi hiç?
Onun, size ait bir mal olmadığını kabul edip ,
onu özgür yaşamı ile sevmeyi denediniz mi?
Yanındaki erkek arkadaşına aldırmamayı öğrenip
ama aldırmıyormuş gibi yapmadan, gerçekten aldırmadan,
"Bitecekse biter , bunu ben değiştiremem, beni sevmeyi
bırakmasını değiştiremeyeceğim gibi" diye düşünüp.
Onu yersiz kıskançlıklara boğmaktan ve
kendinizi yıpratmaktan vazgeçebildiniz mi hiç?

Hiç beklemeden çalan bir kapıda,
onu karşınız da görmek ne güzeldir bilir misiniz?
Beklemediğiniz bir anda hediye almak en sevdiğinizden...
Ve beklemeden gelen bir "seni seviyorum" mesajının
tadına varabildiniz mi hiç?

Siz istediğiniz için değil, o istiyor diye yapıldı mı tüm bunlar?
Ve beklentisiz sevmenin tadına bakabildiniz mi hiç?
"Bugün beni hatırlamadı" yerine "Hiç beklemiyordum,
senin geleceğini" diyebilmek ne güzeldir oysa...

Onu boğmadan, kendinizi boğmadan sevebilmek
ne güzeldir... Sahiplenme duygusundan uzak,
sevmenin, sevilmenin tadına varabildiniz mi hiç?

Yapılmamış davranışlar, söylenmemiş sevgi sözcükleri ile
kendi kendinizi aşk çıkmazında kaybedeceğinize,
Hiç beklenmeyen bir demet çiçekle mutlu oldunuz mu?

Beklentisiz sevin...
Ben, beklentisiz seviyorum...

"Niye aranmadım" diye düşünüp kendini kendinizi
yiyeceğinize, hiç beklenmedik bir "Seni özledim"
mesajı ile aşkı yakalayın..

Beklentisiz sevin...
Ben, beklentisiz seviyorum...

O, sizin sevgiliniz oldu için değil.
Ona tapulu malınız gibi, çantanız, arabanız gibi
davranma hakkınız olduğunu düşünmeden.
Onu sevdiğiniz, onun da sizi sevdiği için sevin...

Sevgiye karışan "beklenti" denen illeti
hemen silin aşkın ak sayfalarından...
Göreceksiniz ki, o zaman aşk, başka bir güzel...
Göreceksiniz ki, o zaman sevgili, daha bir romantik...
Göreceksiniz ki, o zaman sevmek ve sevilmenin
damaklarda bıraktığı tat, yıllanmış şarap gibi, beklenti
zehrine karışmadan bir başka döndürüyor insanın başını..

Ben, beklentisiz seviyorum...

Onun nerede olduğunu merak etmiyorum...
"Beni bugün neden aramadı" diye
geçirmiyorum içimden, aramadığı zamanlarda...
Geleceğe dair hayallerim de yok zaten...

Ben, sevgiyi yaşıyorum...

Onun yanımda olduğu anlar o kadar değerli,
o kadar kıymetli ki... Gerçekleşmemiş ve
gerçekleşmeyecek beklentilerle mahvetmiyoruz o anları...

Beklentisiz seviyoruz...
Sevdiğimiz için seviyoruz...

Hayalsiz, geleceksiz, beklentisiz... Anlık seviyoruz...

Deneyin... Beklentisiz, sevmeyi deneyin bir gün...
Beklentilerle boğduğunuz aşklarınıza acıyacaksınız...



Özen KIRAÇ

Unknown dedi ki...

sevgi çözümdür değil mi dersiz çoban
bu güzel paylaşımın için sağol Allah bize sevgi gerçeğini hakikatiyle idrak etmeyi nasip etsin

Adsız dedi ki...

insan, sevginin büyük bir güzellik olduğu anlamalıdır,bu varoluş nedenlerimizden biridir,şüphesiz Allah sonsuz sevgi sahibidir
Hayatın öncelikli kanunu sevgidir,sevgi olmadan iyilik olmaz,güzellikler var olmaz
Allah kalbimizdeki sevgiyi kat be kat daim eylesin.

Unknown dedi ki...

amin nirvana tekrar hoşgeldin:))

Adsız dedi ki...

Hoş buldum abla :)

illegalizma dedi ki...

Nick Cassavetes in son başyapıtı My Sister Keeper adlı filmin başlangıcında aynen şööle bir kaç kelime insanı aklının şakağından vuruyor evet evet ruhlar aleminde öylesine uçuşuyorken pek te istemediğim kılıfı giydirip beni dünyaya gönderdiler devamında zaten gittikçe derinleşiyor mevzu neden se bu yazıyı okudugumda aklımın köşelerini hep o film kemirdi sanki bu yazıyı bagır çağır okuyup ta izlenilesi bir film gibi...

Unknown dedi ki...

vayyy illegalizma gelmiş:)) nerelerdesiniz efendim gözümüz yollarda kaldı yokluğunuzda çok kitap okudum :))çok yazı yazdım yorumlarını beklerim iyi olmanı dilerim

illegalizma dedi ki...

Aplam Ya Valla Ben meramımı açıklayıvereyim malumun hayattan her türlü iletişimden mağdur yaşıyorum bu günde bir öğrenci çok hastaydı aldım geldim van merkeze ondan dolayı

Unknown dedi ki...

Allah yardımcın olsun illegalizma kutsal bir iş yapıyorsun öğrencilerinin herşeyi olmuşsundur eminim
3g yokmu orda cep telefonu olan her yerde diyorlar reklamlarda kolay gelsin sana
hem kendini dinleme yazma şansın olur iletişimden arınınca bizim gibi bilgi kirliliğne maruz da kalmassın güzellikler bulsun seni ali:))

LinkWithin

Blog Widget by LinkWithin