Ankara baharın güzel elbisesiyle uyanmışken sabaha bahar bayramını fırsat bilen ve kışın miskinliğini üzerinden atmaya kararlı halkı da kendini atmıştı evin dışına. Tabi İzmir ve İstanbul gibi bir sahil şeridi olmayınca bulduğu her su birikintisi ve çimeni manzaradan kabul eden Ankara'lılar parklarda mangal yapmaya girişmişlerdi bile. Bir kısım Ankara'lılar ise tercihini baharla canlanan kültürel etkinliklerden yana kullanacaklardı elbette.
Devam eden Ankara Film Festivali ve Atatürk Kültür Merkezi'ndeki Kitap Fuarı da hafta sonları kutsal mabetlermiş gibi rutin gidilen AVM'lerden sıkılanlar için iyi alternatifler olunca ben de katıldım tercihini burdan kullananların arasına. Kitap fuarına gittiğimde beklentimin üzerinde bir kalabalıkla karşılaştım doğrusu. Evet insanlar cidden kitap alıyor ve güzel havaya rağmen vaktini kapalı bir mekanda geçiriyordu. Etkinlik kapsamında gözüme takılan CEYHUN EMRE TEOMAN'ın Hz. Mevlana'da Seyir ve Edebi Bir Tür Olarak Hikaye İlişkisi isimli söyleşisi olunca fuar ziyaretimin saatini bu kısa söyleşiye göre ayarladım.
İlk kez dinleyeceğim yazarın söyleşisine bir kaç dakikalık bir gecikmeyle dahil olduğumda bu sesi çok iyi tanıdığımı farkettim. Daha önce radyoculuk da yapan yazarın sanırım bilinçli olmasa da dinleyicisiydim:)) Söyleşi çok güzel bir seyirde akıp gitti, ama çabuk bitti. Profesyonel bir sesin bu sefer yazar şapkasıyla karşımıza çıktığı bu söyleşiden kısa notlar aktarmak istiyorum ve umarım bir gün, daha uzun söyleşilerde dinlemek şansına kavuşurum.
Ayrıca şunu da belirteyim: Yazarın edebiyat hocası olan kıymetli eşi ve annesiyle beraber söyleşi izlemeye gelen oğlu da salondaydı. Küçücük yaşıyla uslu uslu oturup sonunda niçin kitap okuyoruz sorusuna da kamil insan olmak için diye bilgiç bilgiç cevap verince şimdilerde 8.5 yaşında olan oğlumun küçüklüğü geldi aklıma. Velhasıl-ı kelam güzel bir söyleşiyi epeyce de kitap aldığım bir fuar gezintisi tamamlayınca keyifli bir pazar daha düştü gönlümden buraya:))
"Hz. Mevlana'da Seyir ve Edebi Bir Tür Olarak Hikaye İlişkisi" 'nden Notlar:
-Hz. Mevlana'nın eserlerindeki dilini Hz.Şemsten sonra dil bilimi açısından değil ruh bilimi açısından ele alırsak daha faydalı olur.
-Hz. Mevlana "ol der olur" lafzı üzerinde durur yaratılış konusunda. "ol dedi oldu" değil. Süregelen, tekrarlanan bir süreçtir yaratılış. Allah her an yeni bir şendedir der ya bilgeler.
-Mevlana dönüp dolaşıp NEYe getirir sözü: İnsanın kafatasında da neyde de 7 delik var der ve bunu nefsin aşması gereken 7 mertebeye bağlar. Neyi başımızla üfleriz ama kalbe doğru üfleriz. Yani beyin kalbe boyun eğer aşık olunca, aşka inanınca.
-Şemsten sonra hep sevgiden, sevgiliden bahseden bir dil kullanır Mevlana. İbn Arabi ile aynı devirde yaşayan Mevlana'nın hocası Sadrettin Konevi İbn Arabi'nin üvey oğludur.
-İbn Arabi, ilk vahyin geldiği anı baz alır ve Mevlana'nın ilgisini en çok bu nokta çeker. Siz okuma bilmeyene oku der misiniz? Oysa Efendimiz'e (sav) okumayı bilmediği halde üç kez oku emrini getirmişti Cebrail (as) O zaman burada bir sır vardır O da tekrardır.Tekrar için zikirdir der İbn Arabi. Her şey, her an, her daim Hakk'ı zikreder olarak yorumlar bunu Mevlana.
-Anadolu' da üç şems yaşamıştır: Şems-i Tebrizi, Şemsettin Sivasi(=Kara Şems), Akşemsettin.
-İnsanın katetmesi gereken seyr-i sulukta çok mertebeler var ama ulaşılacak son nokta için her şeyin başladığı yer, yani toprak olmak gerek der Mevlana.
-Her hikaye bir seyirdir. Nokta konduğunda bu yazar için bir noktadır yoksa hikaye sonu olmayan bir seyirdir.
-Hikayenin bir adım ötesi şiirdir. Birçok türde eser verme meziyetine sahip olsa da Mevlana şiirde ısrar etmiştir.
-Dervişler birbirini "Aşk olsun" diye selamlar...Biz de öyle bitirelim...Aşk olsun...Aşkınız Nur olsun...Nur'unuz ayn olsun..."
--------
Not: Güzel bir blog, samimi bir yazı...Ali'den...
2 yorum:
Kâmil insan olmak ne güzel cevap vermiş..bir çocuktan öğreneceğimiz ne çok şey var..teşekkürler handancım paylaşımın için mutlu oldum
teşekkür ederim bahar yorumun için
Yorum Gönder